İlçe Müftülüğü Suruç’ un ilçe hüviyetini aldığı tarihte kurulmuştur. İlk defa ilçe Hükümet konağında faaliyetlerine başlamış, 1987 yılında inşaatı tamamlanan Türkiye Diyanet Vakfına ait Cumhuriyet Mahallesindeki binada hizmetine devam etmiştir. Halen aynı binada birinci katta faaliyetini sürdürmektedir.
SURUÇ TARİHİ
Suruç, M.S.1095'te Artuk Oğulları'ndan Sokman'ın eline geçmiş ise de, 6 yıl sonra Urfa Kontu I.Bolvadin'in egemenliği altına girmiştir. M.S. 1090'da Urfa Haçlı Kontu'na (Kudüs Krallığı'na) bağlanmıştır. İmadüddin Zengi, 1127 yılında Suruç'u, haçlılardan geri almıştır. Kaynaklarda SERUĞ diye geçen bu şehrin İbrahim Peygamber ile çok yakın ilişkisi vardır. İbrahim Peygamberin babası Azer, dedesi Nahor'un babası SERUĞ' dur. Tarihte adı SERUĞ olan bu ilçemiz ile İbrahim Peygamberin atası SERUĞ aynı adı taşımaktadır. SERUÇ, bu ilçenin asıl adıdır. Bu yöre, eskiden beri cins at yetiştiriciliği ile meşhurdur. Atların eğeri ile uğraşan ve imal eden kişilere 'Saraç' denilmektedir. Suruç bu kelimenin çoğulu olup, İlçenin isminin bu kelimeden geldiği tahmin edilmekte; Saraçlar anlamında, Suruç olarak söylene gelmektedir.
M.Ö. Asya'dan göç eden Sümerler, Mezopotomya'da medeniyet kurmuşlardır. Sümerler ve Akad Türkleri, Saruğ Ova'sında Suruç ilçesini BATNA ismi ile anmışlardır. Daha sonra İskit ve Asurlular, Sümerler ve Akadlar'ı ortadan kaldırarak, Suruç'u, 'Tepartip' adıyla Birecik İlçesi'ne bağlamışlardır. Sümerler Mezopotamya'da hakimiyetlerini sürdürürken, Mısır'a akın eden Kiksos Türkleri geçici bir zaman için buraya yerleşmişlerdir. Roma İmparatoru Büyük Konstantine M.S.35. yılında öteki ilçelerle birlikte Suruç'u da Şanlıurfa (Rüha) İline bağlamıştır. Aradan hayli zaman geçtikten sonra Suruç, bu defa da Kudüs Krallığı'na bağlanmıştır. Tarihi eski çağlardan beri bilinen Suruç İlçesi'ni, Romalılardan, İyat Bin Ganem, barış yoluyla almış ve Abbasilere bağlamıştır (M.S.639). O zaman Suruç, Urfa'dan ayrı bir ilçe olduğu için, Urfa'daki Türk Kavimleri, Araplara karşı gelerek Suruç'u Abbasilerin elinden kurtarmışlardır.
Çok eski olan bu şehrin yakınında, siyah taş üzerine yapılmış 1 metre eninde, 2 m uzunluğunda 2 adet aslan heykeli bulunmaktadır. Heykellerin bugün bulunduğu yer, Suruç'a 15 km uzaklıkta olan ve halen Suriye Sınırları içerisinde kalan Rıslantaş Köyü'dür. Ziyaret Köyü'nde meftun bulunan Şeyh Mesleme Bin Name Hicri 466 yılında Suruç'u, haçlılardan kurtarmıştır.
Suruç, Timur'un istilasına da uğramıştır. Bölge halkı, istilaya karşı koyduğundan burası Moğollarca yakılıp yıkılmıştır. Kudüs Seferi'ne çıkan Yavuz Sultan Selim 1517 yılında, Suruç'u Osmanlı topraklarına katmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Halep Vilayeti'nin Urfa Sancağı'na bağlı bir kasaba durumunda olan Suruç, 1918'de İngilizlerin, 1919'da da Fransızların istilasına uğramıştır. Fakat, Suruç'un şanlı halkı, büyük bir milli mücadele örneği göstererek tarihi şehrini 11 Nisan 1923'te düşmandan kurtarmıştır.
Suruç, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, 1923 yılında ilçe olmuş ve Şanlıurfa İline bağlanmıştır.